sevgili blogger sakinleri ve bu sayfayı facebook'tan görüp 'hmm neymiş ki' mırıldanmalarıyla illegal yollardan takip edenler,
çok sade bir günün sabahına yaklaşmış bulunmaktayız.2 gün önce okula başlamamın 2. ayını doldurdum.hayır size bundan bahsetmeyeceğim.bunu zaten evde pasta+limonata şeklinde çok naif bir kutlamayla geçiştirdik.gerçekten görülmeye değerdi.
ben size yaklaşık 1 aydır geçmeyen gribiminden bahsedeceğim.az önce harley dostumun blogunda da görüp dikkatimi çekti.domuz gribi işkillenmelerinin doruğunda olduğumuz şu günlerde, geçmeyen öksürüğüm ve akabinde yara olan dudağım, hemen arkasından başlayan gecenin bi vakti ateşlenmelerim.tümünü bir sağlık kuruluşuna bildirmiş olsaydım eminim çoktan risk grubunda sayılıp ilaçlı sularla yıkanır, müşahade altına alınırdım.ama pışşık diyorum bütün tıp alemine.gerçekten yemezler.şu günlerde duyduğumuz her vakanın ticari kaygı güdülerek yansıtıldığının acaba farkında mıyız? ortaya atılan ciddi bir mesele değil aslında ölen insanların da tümü domuz hayvanının isminin kurban edildiği türden grip değillerdi.ölümlerinin arkasında çok olağan sebeplerin yattığını düşünüyorum.örneğin yaşadığım şehirde 85 yaşında bir amcanın domuz gribinden öldüğü söyleniyor.aslında kimsenin aklına gelmiyor mu bu yaşta bir insan evladının tonlarca sağlık sorunu olabilir.en ufak bir gribal enfeksiyonda bünyesi zayıf düşebilir.bu gibi enfeksiyonal haller hastayı nefes darlığına sürükler ve hasta bu sebepten de hayata veda etmiş olabilir.hayır kimseye tıp dersi vermek niyetinde değilim -ki eğitim gördüğüm alan da bunun kıyısından geçmiyor-.amacım biraz daha sakin olabilmek ve mantıklı düşünebilmek.ben de tüm olanlardan endişe duyup jel stoklamıştım.ama sonra durup düşündüğümde bunun ticaretini yapan her iş kolunun nasıl bir kazanç sağladıklarını fark ettim.
siz de bunu fark edin.
hem bu ülke ne 'virüsler' gördü.kanlı canlı insan kılığında virüsler.onlara hala direnirken bu mikroba pes etmez diye umut ediyorum.
çok sade bir günün sabahına yaklaşmış bulunmaktayız.2 gün önce okula başlamamın 2. ayını doldurdum.hayır size bundan bahsetmeyeceğim.bunu zaten evde pasta+limonata şeklinde çok naif bir kutlamayla geçiştirdik.gerçekten görülmeye değerdi.
ben size yaklaşık 1 aydır geçmeyen gribiminden bahsedeceğim.az önce harley dostumun blogunda da görüp dikkatimi çekti.domuz gribi işkillenmelerinin doruğunda olduğumuz şu günlerde, geçmeyen öksürüğüm ve akabinde yara olan dudağım, hemen arkasından başlayan gecenin bi vakti ateşlenmelerim.tümünü bir sağlık kuruluşuna bildirmiş olsaydım eminim çoktan risk grubunda sayılıp ilaçlı sularla yıkanır, müşahade altına alınırdım.ama pışşık diyorum bütün tıp alemine.gerçekten yemezler.şu günlerde duyduğumuz her vakanın ticari kaygı güdülerek yansıtıldığının acaba farkında mıyız? ortaya atılan ciddi bir mesele değil aslında ölen insanların da tümü domuz hayvanının isminin kurban edildiği türden grip değillerdi.ölümlerinin arkasında çok olağan sebeplerin yattığını düşünüyorum.örneğin yaşadığım şehirde 85 yaşında bir amcanın domuz gribinden öldüğü söyleniyor.aslında kimsenin aklına gelmiyor mu bu yaşta bir insan evladının tonlarca sağlık sorunu olabilir.en ufak bir gribal enfeksiyonda bünyesi zayıf düşebilir.bu gibi enfeksiyonal haller hastayı nefes darlığına sürükler ve hasta bu sebepten de hayata veda etmiş olabilir.hayır kimseye tıp dersi vermek niyetinde değilim -ki eğitim gördüğüm alan da bunun kıyısından geçmiyor-.amacım biraz daha sakin olabilmek ve mantıklı düşünebilmek.ben de tüm olanlardan endişe duyup jel stoklamıştım.ama sonra durup düşündüğümde bunun ticaretini yapan her iş kolunun nasıl bir kazanç sağladıklarını fark ettim.
siz de bunu fark edin.
hem bu ülke ne 'virüsler' gördü.kanlı canlı insan kılığında virüsler.onlara hala direnirken bu mikroba pes etmez diye umut ediyorum.